19 Ekim 2015 Pazartesi

Ayşe Azra Taş "ANNEMİN SIRRI" Adlı Hikaye Çalışması




“Aslında her insanın içinde iyilik vardır, ama bu iyiliği saklayanlar azdır.”der annem.Ben onun yalnızca bu cümlesine inanırım. Sonuçta hapisteki bir kadına kim inanır ki?Çoğunuzun bu dediklerimden bir şey anlamadığını biliyorum. En iyisi diğer çocuklardan farklı olarak, hapse atılmış bir kadın ve çocuğunun hikayesini anlatayım…
Sabah olmuş, güneş ışığı az da olsa o soğuk demirlerin arasından güzelliğini göstermeye çalışıyordu. Aniden görevlilerin bağırtısıyla uyandım. Aslında buna alışamadığımı söyleyemezdim. Bu gün bağırışlar içindeki o karanlık odalardaki 3. yılımdı. Bizi bırakmıyorlardı bırakmayacaklardı da. Oysa annem bir gün dışarıya çıkacağımızı, evimize yerleşeceğimizi ve bir daha böyle yerlerde kalmayacağımızı söylerdi. Ama artık ona inanmıyordum. Dedikleri hiç olmuyordu. Her gün bağrılarak uyandırılır ve bir gün boyunca boş boş dolaşırdık. Ama bu gün, evet bu gün içimde bir his vardı. Bu loş odalardan dışarı çıkacaktım. Hissedebiliyordum…
Annemin yanına gittim. “Anne bu gün tam da 3. Yılımız oldu. Artık bizi bırakacaklar mı?” diye sordum. Annem dediğimden hüzünlenmiş olacak ki gözleri dolu bir şekilde bana baktı. Ama hiçbir şey söylemedi. Yalnızca dudaklarındaki kıpırtıyı görebildim. Sanırım evetti.
Bir anda görevlilerden en şişman olanı içeri girdi ve;
-         Meryem hanım bir ziyaretçiniz var! Dedi
 Annem çok kısık bir sesle;
-         Benim mi? Dedi.
Adamın başını sallamasıyla annem koşarak ziyaretçi odasına girdi.
 Ben de peşinden koştum. Gelen babamdı. Annem onu görür görmez yüzü asıldı. Yalnızca;
-         Sen mi geldin? Diyebildi.
 Babam ona yaklaşarak;
-         Yusufu burdan nasıl çıkarabileceğimi buldum. Dedi.
Annem nasıl anlamında babamın yüzüne baktı;
-         Artık Yusuf’un okula gitme yaşı geldi. Hem zaten çocuk bir suç işlemedi.
-         Yani onu okula götürmek için izin mi isteyeceksin? Diye babamın sözünü kesti annem.
Babam evet manasında başını salladı. Annem buna izin vermedi. Ben onun neden gitmemi istemediğini düşünürken annem;
-         Okula gitse bile kimde kalıcak? O daha küçücük.
-         E ben onun yabancısı mıyım Meryem? Dedi babam.
Annem ona küçümser bir bakış attı. Ayrıldıklarından beri annem belli ki ona bir kin besliyordu.
İki hafta sonra babam benim için tekrar geldi ve bu bir ay boyunca sürdü. Annem en sonunda dayanamadı ve babama okula gidebileceğimi söyledi.
Ben bir yandan seviniyor, bir yandansa üzülüyordum. Sonuçta yıllardır annemle beraber kalmış, bir gün ondan ayrılacağımı hiç düşünmemiştim.
O gün hapishanedeki bütün teyzeler bana sarıldı, küçük armağanlar verdiler.
Fatma teyze yıllardır hasret kaldığı çocuğundan kalan tek oyuncağı, Ayşe nine kendi ördüğü kazağı, Selma abla pembe bir mendil ve Hatice teyze de bana eskiden yanına aldığı bir uçurtma hediye etti. Ama en sevdiğim hediye annemin sevgi dolu öpücüğüydü.
3 yıl sonra  karnemi almış anneme gidiyordum.  Fakat gelirken hapishanenin duvarlarında yanıp sönen kırmızı ışıklar gördüm. Telaşla hapishanenin ön bahçesine koştum.  O an hayatımın en acı günüydü. Annem artık yalnız kalamayacağını söyleyerek hapishaneden kaçmaya çalışmış, görevlilerde mecburen onu vurmuştu. Artık o hayatta değildi…
  ONU SEVİYORDUM. HEMDE ÇOK. AMA ACILARIM SAYESİNDE AYAKTA KALDIM.
SİZ ANNENİZİ DİNLEYİN OLUR MU?BELKİ DE SİZE SÖYLEDİKLERİ
SON SÖZLERİDİR…




About the Author

Unknown

Author & Editor

Has laoreet percipitur ad. Vide interesset in mei, no his legimus verterem. Et nostrum imperdiet appellantur usu, mnesarchum referrentur id vim.

Yorum Gönder

 
ARZDER YAZARLIK ATÖLYESİ © 2015 - Designed by Templateism.com